
ZİHNİN MÜHRÜ:Hafıza, Bağlanma ve döngüler
Beyza Uslu
Hafıza, bireylerin bilgilerini kaydetme, saklama ve gerektiği zaman diliminde hatırlama becerisi olarak adlandırılmaktadır. Psikolojik açıdan ele aldığımızda hem duygusal bir deneyim hem de bilgiyi kavrama, düzenleme ve hatırlamaya dair bilişsel bir süreç olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanı sıra bireylerin kimliklerini, ilişkilerini ve çevreleriyle olan etkileşimlerini şekillendiren temel bir mekanizmadır (Baddeley, 2007). Bu mekanizmanın işleyişini anlamlandırabilmek adına mühürlenme kavramına bakılması gerekmektedir. Bu kapsamda incelediğimizde iki önemli isim öne çıkmaktadır. Bu kişiler; Konrad Lorenz ve John Bowlby’dır.
Lorenz, hayvanlar üzerinde yaptığı çalışmalar doğrultusunda mühürlenme teorisini geliştirmiştir. Bu teori, daha çok gelişimsel biyoloji bağlamında ele alınmakta olup, erken dönemlerdeki bağlanmaların, organizmanın ilerleyen yaşamı boyunca kalıcı izler bıraktığını savunmaktadır (Lorenz, 1973). Lorenz’in çalışmaları, canlıların kritik gelişim dönemlerinde deneyimledikleri olayların daha sonraki davranışlarını ve tepkilerini derinden etkilediğini ortaya koymuştur.
Bowlby ise mühürlenme kavramını psikoloji alanında değerlendirmiş ve bağlanma teorisi kapsamında ele almıştır. Bu doğrultuda, bir bireyin dünyaya geldiği ilk dönemlerde bakım veren kişiyle kurduğu ilişkinin ilerleyen yaşantısındaki psikolojik gelişimini şekillendirdiğini belirtmiştir (Bowlby, 1980). Bu şekillendirmeler bir canlının dünyaya gelmiş olduğu andan itibaren bakım vereniyle kurmuş olduğu ilişki kapsamında yüksek duygulanımlar aracılığıyla gerçekleşmektedir.
Yüksek duygulanımlar, beynin hafıza işlevlerini yürüten yapıların, özellikle amigdala ve hipokampüsün, bakım verenle kurulan ilişki sonucunda nöronal düzeyde şekillenmesine katkı sağlamaktadır. Bu durum, fiziksel ve duygusal ihtiyaçların yerinde ve yeterince karşılanması durumunda daha sağlıklı bir biyolojik mühürlenme oluşmasına yol açarken, yetersiz karşılanan ihtiyaçların olumsuz (psikopatoloji, duygu düzenleme ve ilişki problemleri gibi) etkiler yaratabileceğini göstermektedir (Kesebir ve ark., 2011). Hafızanın biyolojik temelleri açısından bu şekillenme, bireyin hem duygusal hem de bilişsel gelişiminde kritik bir rol oynamaktadır. Araştırmalar, bakım veren ile kurulan bu ilişkinin niteliğinin bireyde gelişen bağlanma stilini etkilediğini ortaya koymuştur. Örneğin, ebeveynleri tarafından yeterli şekilde hem duygusal hem de fiziksel olarak desteklenen bireylerin güvenli bağlanma stili geliştirdiği, ihmal ya da olumsuz deneyimlere maruz kalan bireylerin ise güvensiz bağlanma stiline sahip olduğu gözlemlenmiştir (Ainsworth ve ark., 1978). Gelecek dönem yaşantılarında bağlanma stiline göre mühürlenerek hafızada yer alan ilişki stili, tekrarlayan bir döngü şeklinde kendisini yeniden var edecektir. Aktarım odaklı psikoterapi kurucusu Otto Kernberg, bir çocuğun annesiyle kurduğu ilk duygusal bağların ilerleyen yıllarda diğer kişilerle olan ilişkilerinde benzer duygusal dinamiklerin ortaya çıkmasına yol açtığını ifade etmiştir (Kernberg, 1975). Bu nedenledir ki yetişkin yaşantısında kurmuş olduğumuz ilişkiler içerisinde hissedilen duygular daha öncesinden bizlere çok tanıdıktır. Bu kapsamda değerlendirildiğinde dünyaya geldiğimiz andan itibaren bakım veren olarak adlandırdığımız nesne ilişkilerinin defaatle tekrarlanarak nöronal yolaklarımızda mühürlenmesi, hafızanın depolama alanının yaşam boyu etkin bir şekilde kullanıldığını bizlere göstermektedir.
Kaynakça:
Baddeley, A. D. (2007). Working memory, thought, and action. Oxford University Press.
Lorenz, K. (1973). Nobel lecture: Analogy as a source of knowledge. Nobel Media AB. Retrieved from
Ainsworth, M. D. S., Blehar, M. C., Waters, E. ve Wall, S. N. (1978). Patterns of attachment. A Psychological Study of the Strange Situation. New York, NY, Psychology Press.
Kesebir S, Kavzoğlu SÖ, Üstündağ MF. Bağlanma ve Psikopatoloji. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. Haziran 2011;3(2):321-342.
Kernberg, O. (1975). Borderline conditions and pathological narcissism. New York: Jason Aronson.