
Tufeylİ
Halil İbrahim Çağman
Neyi anlatsam, nasıl anlatsam Tufeyli
Ömrümce ne öğrendim ki
Dilbazların dilleri yüzünden yandığını
Bilirim ama söyleyemem uzak kaldığımı
Söylersem, kaçarsa ağzımdan kelimeler
Umudum büsbütün esir olur diye korkarım
Geceden korkmam, karanlık ürkütmez beni
Kendi içimin sessizliğinden korkarım Tufeyli
Yakarışlarımın sükut bulmasından
Alışmak denilen bataklığın beni yutmasından
Hep bildiğim yerden sınava çekiyor hayat beni
Aşina olduğum sorular her seferinde eziyor benliğimi
Milyon kere yenildim Tufeyli
Milyon kere kapaklandım yüzüstü toprağa
Buladım her seferinde yüzümü, gözümü
Arınırım sandım yıllanmış kirlerimden
Her çabanın içine gizlediğim fitneler
Tekrar dirildiler birer sarmaşık gibi
Aynam çatladı, zembereğim dağıldı
Ezberim bozulsun isterken kaybettim düştüğüm yeri
Karanlıklardan ürkmek lazımmış Tufeyli
Sesler duyuyorum ahengi bozan
İçimden çıkarıyorum kavgalarımı
Yorgunluğum bir tarafta
Kızgınlığım diğer başı tutmuş
Türlü duygular cılız sesleri ile eşlik ediyor
En çok kırgınlığıma hayret ediyorum
Kime kırgınım neden kırgınım bilmiyorum
Ben, beni arıyorum
Ben, beni yoruyorum
Ben, bana kızıyorum
En çok da kırgınlığıma hayret ediyorum
Dağınığım Tufeyli
Bu kadar karmaşadan bir ben çıkar mı?
Sözcüklerim, düşüncelerim dağınık
İdrakim, benliğim dağınık
Yollarım, menzillerim dağınık
Şimdi ben ne anlatayım, nasıl anlatayım Tufeyli.