top of page

İzmaRİTLER

GÜLCAN TÜRKEL

serin akşam üstleri değil gittiğim

yürürsem eğer

diplerin de dibinde bir adana ikindisine yürürüm kahrım sıcaklıkla yarışır orada benim

üzeri ıslak bezle örtülmüş hamur topları gibi genişledikçe genişliyor tekliğim

ellerimde titreyen kalem değil

izmariti ömrümün

beyaz yakalı suçluların üzerinde söndürdüğüm uzun akşamların nemiyle yakmıştım onu

külünün kaldığı tenlere aldırmadım

hangi sahranın kaktüsü

assos’ta bir levrek mi taze dişlenmiş

iyiyi kötüden ayıracak fehmi yok henüz

acınmaz öylesine o yüzden

aldırılmaz

knausgaard bir öyküde yarım bırakmış

unutmuş onu

sarraf olacak çocuğun haddini vermiş yevmiyesinden önce az’a kanmıyor diye bir bebeği kundağında

bir çocuğu ağaç kovuğunda sallandırmış

kirli diye sıktırmamış saygın köylünün elini

izmaritleri de toplatmayı unutmuş köy meydanından beni orada buldu bulanlar

bir martının ağzında bir izmarit olarak

geçirdim ömrümü ama biz

aydınlık sabahlara çıkacağız

işte özgürlük işte hayat işte yalan

ve serin üzüm bağları tv'de

kumandası elinde babamın

sıkıca tutuyor tuttuğu gibi yazgımı

horultusu kesilirse bir gün

sımsıkı tutmazsa onu

korkarım

bırakır yazgımı da

evinden çıkamayan bir köylüyüm

barbarları suçlayamıyorum ama evsizim

babaları da suçlayamazsam ölüyorum

ne yapacağım bu izmaritleri

bottom of page