top of page

Eve GÄ°den Yolcu

NEBÄ°YE AY

Dünya neresidir? Sen dünyanın neresindesindir? Ä°çimizde ve dışımızda farklı farklı yaÅŸadığımız bu evren, belki de karmaşıklıklar içinde yol aldığımız, sürekli keÅŸfetmek ve anlamak için çabaladığımız devasa bir mozaik gibidir. Kendi içimizdeki farklılıkları, ruhumuzun derinliklerindeki tüm yankıları görebileceÄŸimiz bir ev gibi dünya da katmanlardan, hikâyelerden ve zamana direnen yapılardan oluÅŸur.

 

Buram buram karmaşıklık yaÅŸadığımız yerimizden, tozun topraÄŸa karıştığı çevremizden, evimizden bir adım atar, bir yolculuÄŸa çıkarız. Yuvasını arayan kuÅŸ misali oradan oraya göçmesinden ilham alarak… UçaÄŸa biner, otobüse biner, uzun uzun yollardan gideriz. Farklı farklı insanlar, mekânlar ve duygular görürüz. Dünya adeta içimizde ve dışımızda sürekli deÄŸiÅŸen, keÅŸfetmeye doyamadığımız bir hikâyeler bütünü gibidir. Kendi içimizde taşıdığımız katmanların yankısı, geçmiÅŸle kurduÄŸumuz köprüler ve karmaşık aidiyet duyguları içinde yol alırız.

 

Evden çıkıp yollara koyulurken bir göçmenin ardında bıraktığı izlerle karşılaşırız. Her yeni adımda, uzak sandığımız topraklara aslında içten içe ait olduÄŸumuzu fark ederiz. BambaÅŸka insanlar, tanıdık olmayan mekânlar görsek de özünde bunların bize ne kadar yakın olduÄŸunu, onlarda bizden parçalar saklı olduÄŸunu anlarız. Ben de bu aidiyet arayışında ailemin göç hikâyelerinin peÅŸine düÅŸtüm, demek yerine o hikâyeler benim önüme düÅŸtü diyebilirim.

​

Anneannemin Ä°ran’dan geldiÄŸini, babaannemin de akrabalarının Türkiye’den Ä°ran’a göç ettiÄŸini öÄŸrendikçe o geçmiÅŸe ait parçalar birleÅŸip bütünleÅŸmeye baÅŸladı. Belki de bu yüzden yolculuklarda karşılaÅŸtığım her yapı, her köÅŸe, içimde bir aidiyet duygusunu harekete geçiriyor. Ve nihayet bir mekân buluyorum: Tabatabaei Evi. Ä°ran’ın KaÅŸan ÅŸehrinde yükselen bu ev, sadece bir mimari yapı deÄŸil; aynı zamanda geçmiÅŸin ve günümüzün tüm farklılıklarını ve ortak yanlarını bir araya getiren bir anıt gibi adeta.

 

1834 yılında Cafet Tabatabaee, geniÅŸ ailesi için dönemin mimarlarından Ali Maryam KaÅŸani'ye 3 bölümlü, 40 odalı, 4 avlulu ve 4 bodrum katlı bir ev inÅŸa ettirmiÅŸtir. Evin inÅŸaatının tamamlanması 10 yıl sürmüÅŸtür. YaÅŸam alanını serinletmek amacıyla kavurucu sıcakta rahatlık saÄŸlayacak 3 rüzgâr kulesi yaptırmıştır. Bölgenin yere çarpıp yüzünüze vuran acı verici sıcağını düÅŸününce bu rüzgâr kuleleri oldukça iÅŸlevsel ve akıllıca bir fikir olarak karşımıza çıkıyor. YaÄŸmurun asla uÄŸramadığı bu topraklarda tek bir hatanın bütün eseri yok edip baÅŸtan yapılmasına neden olabileceÄŸi zorlu koÅŸullara raÄŸmen büyük bir alçı sanatı ustalığı sergilenmiÅŸ.

​

Evde sadece alçı iÅŸçiliÄŸi deÄŸil, çini sanatı da icra edilmiÅŸ; bu sanatın ustası evin bir parçası haline gelecek olan saflığın, dürüstlüÄŸün ve samimiyetin her yerde yansımasını saÄŸlamıştır. Aynalar, bu deÄŸerlerin simgesi olarak evin dört bir köÅŸesine yerleÅŸtirilmiÅŸ; ayrıca renkli camlarla günün her saati güneÅŸ ışığının ahenkle dans ettiÄŸi bir atmosfer yaratılmıştır.

 

Bir aile inÅŸa etmek, bir ev inÅŸa etmek gibidir aynı zamanda: Birken iki olmak, ikiyken beÅŸ olmak; bir sofranın etrafında toplanıp huzurun, mutluluÄŸun, hüznün, acının, kederin, ekmeÄŸin, aşın, gelenin, gidenin tüm duygularını paylaÅŸtığı bir eve dönüÅŸmek, evin halkı olmaktır. Aile, temelinde sevgi, saygı ve anlayış olan bir yapıdır. Tıpkı bir evin duvarlarını zamanla güçlendirip süslediÄŸiniz gibi bir ailede de iliÅŸkiler emekle, sabırla ve paylaşılan anlarla geliÅŸir.

 

Tabatabaei Evi, sadece bir yapı deÄŸil, aynı zamanda duyguların ve hayatın iç içe geçtiÄŸi bir yaÅŸam alanıdır. Evin her köÅŸesinde, her aynada, her çini deseninde samimiyetin, sadeliÄŸin ve anıların izleri bulunur. Tabatabaei Evi, sessiz bir tanık gibi oradan gelip geçen herkese geçmiÅŸin hikâyelerini fısıldar. Burada geçen onca yıl, sadece bir ailenin deÄŸil; geniÅŸ bir toplumun yaÅŸam izlerini, geleneklerini ve deÄŸerlerini de bir araya getirir.

 

Bir ev düÅŸünün ki sadece çekirdek ailenizi deÄŸil, aynı zamanda zihninizdeki odaları, kalbinizin derinliklerindeki geniÅŸ ailenizi ve hatta tüm ülkenizi temsil edebilsin. Bu evin duvarları, yaÅŸanmışlıkları saklayan bir kaplumbaÄŸa kabuÄŸu gibi hem koruyucu hem de içinde derin anlamlar barındıran bir kabuk.

 

Tabatabaei Evi'nin içinde dolaşırken yalnızca bir mekânda deÄŸil, kültürel bir mirasın ve paylaşılan hayatların içinde yol alırız. Bu ev, yılların emeÄŸiyle meydana gelmiÅŸ bir masal gibi her ziyaretçisine kendinden bir parça bırakır. Evin bir ruh taşıyıcısı olduÄŸu, kendini, geçmiÅŸini ve deÄŸerlerini bulmak için bir yolculuk alanı olduÄŸu derinlemesine hissedilir.

​

Evin taÅŸlarına dokunurken her bir taşın binlerce anıyı ve duyguyu sakladığını fark edersiniz. Avlular, bir ailenin mutluluÄŸunu ve hüzünlerini paylaÅŸtığı, hayatın döngüsüne tanıklık eden alanlardır. Dışarıdaki kavurucu sıcaÄŸa inat, iç mekanlarda rüzgâr kulelerinin serinliÄŸi ile saÄŸlanan ferahlık, evin sakinlerine huzur verir.

 

Ev, kendi içine kapalı bir dünya gibidir. Bu dünyada her nesne, her desen, her ışık yansıması bir hikâye anlatır; adeta ailenin yıllar boyunca biriktirdiÄŸi anıların sessiz bekçisidir. Evin koridorlarında gezen ayak sesleri, geçmiÅŸten gelen yankılarla birleÅŸir; zaman, burada adeta durmuÅŸ gibidir. Renkli camlardan süzülen ışık, her köÅŸeye farklı bir duygu katarken aynalar geçmiÅŸin izlerini bugüne taşır. Tabatabaei Evi, bir evin ötesinde, geçmiÅŸin derin köklerini geleceÄŸe baÄŸlayan bir yolculuktur. Orada dolaÅŸan herkes, kendi hikâyesinden bir parçayı bulur ve bu kadim mekândan ayrılırken kalbinde özel bir iz bırakır.

 

Her coÄŸrafyada kültür ve yaÅŸam tarzı farklı olsa da evin sıcaklığına ve güvenine duyulan derin baÄŸlılık evrenseldir. Ev, sadece dört duvar arasındaki bir mekân deÄŸil, bir kimliktir, geçmiÅŸin ve geleceÄŸin buluÅŸtuÄŸu, tüm duyguları içinde barındıran bir dünyadır. Ä°nsanlar her ne kadar farklı topraklara adım atsa da, yeni yerler keÅŸfetmek için yollara çıksa da en nihayetinde kalplerinde evin huzurunun ve rahatlığının özlemi vardır. Ev, her yolculuktan sonra geri dönülen, sığınılan ve en rahat hissedilen yerdir, yuvadır.

 

Tabatabaei Evi’nin atmosferi, insanın içsel dünyasına derinlemesine inen bir yolculuk gibi. Belki hepimiz bir gün böylesi bir evi ya da sembolik olarak kendimiz için anlamı büyük bir mekânı bulmaya çalışıyoruzdur. YaÅŸamlarımızda karşılaÅŸtığımız zorluklar karşısında bize dinginlik ve ferahlık veren, aynı zamanda köklerimizi hatırlatan bir yer: farklılıkların uyum içinde olduÄŸu, geçmiÅŸin ve geleceÄŸin bir arada yaÅŸandığı, insanı özüne döndüren.

 

Kendi evinize dönüÅŸ hem dışarıdaki dünyaya hem de içsel yolculuÄŸunuza bir son verir. Ev, sadece dört tarafı kapatılmış bir mekân deÄŸildir; sizi siz yapan her ÅŸeyin bir araya geldiÄŸi bir yuvadır. Dünya neresidir diye sorduÄŸumuzda belki de cevabı bu tür yerlerde buluruz. Eve duyulan özlem dünya üzerinde herkesin paylaÅŸtığı ortak bir duygu, güvende hissettiren yere dönme arzusudur. O evin içinde tüm karmaşıklığa raÄŸmen bir dinginlik, bir huzur bulursunuz ve en nihayetinde, dünyadaki her ÅŸey size aitmiÅŸ gibi hissettiren huzur ve güven duygusuna kavuÅŸursunuz.

bottom of page