top of page

İnsan Açlığını MeşrulaştıraBİLİR Mİ?

İREM AK

Gözümüzü dünyaya açar açmaz annemizden talep ettiğimiz ilk süt için kopardığımız yaygara, ardı arkası kesilmeyecek arzuların derin bir yankısıdır. Onu elde etmek için henüz yeni tanıştığımız sesimizle bağırır, tüm gücümüzle ağlarız. İlk arzumuz ve ilk doyumumuz bu trajik döngünün en masum anıdır. Her bir arzunun kendi tinini yaratmaya başlamasıyla olgumuz, organik bir kıvam almaya başlar. Bundan sonraki varoluşumuz ise neye dönüşeceğimiz hakkındaki belirsizliklerle ilintilidir. Arzuya dair inisiyatif alamadığımız durumda kendiliğimizin ihlali karşısında önlem olarak çizdiğimiz sınırlar muğlaklaşır. Böylelikle, sonsuz tatmin vadeden her türlü insiyaka karşı zaaflarımızın oluşması kaçınılmazdır. Sınırların yitimi sonucu, aradığımız şeye dönüşmeye başladığımızda arzularımız ile bir usta-çırak ilişkisi kurmuş oluruz. Ustamız, direktifleriyle bizi şekillendirerek her an bir varlık kazandırır. Çırak olarak bizler de dışımıza çıkıp oradan kendimizi izleme imkanını kaybetmiş oluruz. Böylelikle doyuma giden her yol meşru bir zemine oturmuş olur.

 

Gerçekten güçlü bir doyum isteğinin insana yaptıramayacağı hiçbir şey yoktur. Dante gibi ortasındayken ömrümüzün, kendimizi karanlık bir ormanda hissedersek veya doğru yolu yitirmişsek sonsuz arayışın ağırlığı altında ezilen ruhumuz, bizi çetin bir yolculuğa zorlayacaktır. Vergilius gibi usta bir ozan ile Dante’nin Cennet, Cehennem ve araf topraklarına olan yolculuğunu İlahi bir Komedya’ya dönüştüren böylesine bir açlığın doyum özlemidir. Küçük yaşlarda tanıştığı Beatrice, çok fazla vakit geçirememesine rağmen Dante için yalnızca bir çocukluk anısı değil tüm ömrü boyunca kalbinin aydınlığı olarak kalacak bir aşkın öznesidir. Cennettin doruklarındaki huzur ve tatminliğin kaynağı, ışığın ve rehberliğin adıdır. İdealize ettiği sevgilisi bu anlamda onun sonsuz hakikat arayışının sebebi ve dahi sonucudur. Beatrice, ilk sütün verdiği eşsiz doyum hissidir. Bu eşsizlik dünyada bulunamayacağından insanın varlığını ağırlaştıran ve anlamın içini boşaltan sonsuz huzur ve tatminlik iştiyakı, yedi kat aşağıda ve yedi kat yukarıdaki alemlere götürebilecek bir sancıyla Dante’yi bu yolculuğa zorlamıştır.

 

Tüm hikâyenin sonunda Beatrice’e veya Leyla’ya ulaşma kültleri arasında arzu, kendi bilincine varır ve ruhtan arınır çünkü artık kendi makamındadır. Bundan sonraki hikâyeyi yasal bir dille inşa edemeyiz:

 "142   Düşlemin gücü burada tükendi;

            artık isteğimi, istencimi

            dengeli bir çark gibi döndürüyordu,

   145   güneşi, yıldızları döndüren  sevgi.”

bottom of page